Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

19 Eylül, 2011

Sil Baştan-Ken Grimwood

Baştan sona son derece etkileyici ve sürükleyici bir kitap. 40'lı yaşlarında öldüğünü zannedip defalarca gençliğine dönen ve yeniden yaşamaya başlayan bir adamın, her tekrarında neler hissettiği ve farklı deneyimlerle dolu hayatlarına bakışı anlatılıyor. Kısa bir zaman dilimine sıkıştırılmış bu sonsuzluğu hayal etmenizi sağlıyor yazar. "Ben olsaydım" diyorsunuz her seferinde. Bazen ürkütücü, bazen yorucu ve sıkıcı geliyor bu tekrarlar... Başta okuyucuya sorumluluklarını bir kenara bırakıp hayatı gelişine yaşama güdüsü veriyor ama sonrasında bu içi boş yaşam tarzının böylesi bir sonsuzlukta bile nekadar sıkıcı olduğunun mesajını veriyor. Kitabı bitirip kapattığınızda bu döngülerin içinde savrulmuş, ne yapacağını bilememiş ama her tekrarını en iyi şekilde yaşamaya çalışmış kahramanlarla birlikte sizde geri kalan zamanınızın önemini ve bu zaman içerisinde nelere önem vermeniz gerektiğini sorgulamış oluyorsunuz.

06 Eylül, 2011

Değersizlik duygusu ile yüzleşmek…


Değersizlik duygusu, bir insanın içsel olarak kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamasıdır.
Kendisine değer vermeyen insanlar fazla ödün veren, fedakâr görünen, hayata ve insanlara tahammül eden ve gizli düşmanlık besleyen insanlar olarak karşımıza çıkabileceği gibi fazla özgüvenli, kendinden emin ve kendisini diğer insanlardan üstün gören kişiler de olabilirler.

Her iki durumda da aşağılık ve üstünlük hissi aynı güvensizlik enerjisinden beslenir. Bu insanların ortak özelliği kendilerini koruduklarını varsaydıkları maskelere sahip olmalarıdır. Değersizlik duygusunun getirdiği benmerkezci bir koruma kalkanına sahip olduklarından, diğer insanlara samimi bir sevgi duyamaz ve onları anlamak için çaba göstermezler ve bütün bunlar tekrar değersiz ve suçlu hissetmelerine neden olur.
Değersizlik duygusu içinde ki insanların davranışlarında hoşgörüsüzlük, kişilerin küçük düşmesine derinlerde duyulan mutluluk, kabahatleri büyütme ve ortaya çıkarma isteği hakimdir. Çünkü ancak çevrelerinde ki insanları değersizleştirerek kendi değersizliklerini unutabilir ve güven kazanırlar. Oysa ki hayat derinlerdeki niyetlerimizin karşılığı ile bizleri cezalandırır ya da ödüllendirir. Hayatı ödüllerle yaşamak için varoluşumuzun getirdiği sorunlara güvenli ve gerçekçi yaklaşabilmemiz gerekir. Başarısızlığın başarı, acıların da mutluluk gibi hayatın doğal bir parçası olduğunu kabul etmek, gerçeklerden kaçmamak gerekir.
Değersizlik duygusundan uzak kalabilmek için, bazen zor da olsa kendi benliğimize ayna tutabilmeli ve gördüklerimizin bizi korkutmasına izin vermemeliyiz. Kendimizle yüzleşebilecek, güçsüz taraflarımızı, zaaflarımızı tespit edebilecek kadar cesur olduğumuzda gerçek güce sahip oluruz. Kusurlarımızı reddederek maskelerle yaşamaktansa, zayıf ve kusurlu yanlarımızı kabul ederek kendimize ve tüm insanlara hoşgörülü olmak, mutluluğun sırrıdır. Zayıf yanlarımız üzerinde pozitif çalışmalar yapmak ve güçlü taraflarımıza odaklanarak gerçek potansiyelimizi gerçekleştirmek, hayatı yaşamanın en kolay ve en keyifli yoludur. Karşımıza çıkan insanlar ve sorunlar geliştirmemiz gereken özelliklerimize işaret eder, bu işaretleri takip ederek mutlu ve yeterli insanlar olabiliriz.

04 Eylül, 2011

Ben Aşk Adamıyım

Dolaştığım denizlerce düşünüyorum,
Bineceğim son gemi değil midir?
Hayır sahibi omuzlarda giden tabut,
Herkes gibi teselliye muhtaç olsaydım eğer,
Derdim ki: "Elbet bir ağlayanım olur benim de;
Ramazan geceleri Yasin okuyanım,
Baharda kabrime menekşe getirenim de."

Fakat bütün bunlar olmasa da olur,
Yine tasa etmem,
Yine kırılmam kimseye.
Ben aşk adamıyım,
Sevmeye geldim insanları,
Gönlümle, elimle, kafamla sevmeye;
Hesapsız, karşılıksız,
Ayrılık gayrılık gözetmeden.
Gün gelip gidersem şayet,
Öyle severekten gideceğim ki,
Karanlık kıyılardan bile olsa,
Candan selamlarım,
Civarımdan geçecek gemileri;
Güneşli gemileri;
Şarkılı gemileri;
İçlerinde kendim varmışım gibi!



Cahit Sıtkı TARANCI